Перевод: с русского на все языки

со всех языков на русский

hafif uyku

  • 1 лёгкий

    hafif; kolay; ince; zarif; çevik,
    atik; sıkıntısız; belli belirsiz,
    ince
    * * *
    1) ( по весу) hafif; yeğni

    он выступа́ет в лёгком ве́се — спорт. hafifte yarışıyor

    2) (неплотный, тонкий) hafif, ince

    лёгкая соро́чка — ince gömlek

    3) (изящный - о постройках и т. п.) zarif, ince

    лёгкая пи́ща — hafif yemekler

    лёгкий за́втрак — hafif bir kahvaltı

    5) (подвижный, быстрый) çevik, atik

    лёгкие шаги́ — çevik adımlar

    6) hafif, kolay

    лёгкая рабо́та — hafif / kolay bir iş

    лёгкий слог — akıcı / sade bir üslup

    лёгкая му́зыка — hafif müzik

    8) ucuz

    лёгкая побе́да — ucuz başarı

    лёгкий за́работок — zahmetsiz bir kazanç; açıktan kazanılan para

    9) sıkıntısız; hafif

    лёгкое наказа́ние — hafif ceza

    лёгкая жизнь — hafif / sıkıntısız bir hayat

    лёгкие ро́ды — kolay bir doğum

    10) hafif; ince; belli belirsiz ( едва заметный)

    лёгкий тума́н — hafif / ince bir sis

    лёгкая ра́на, лёгкое ране́ние — hafif yara

    лёгкий прохла́дный ветеро́к — püfür püfür esen rüzgar

    лёгкий таба́к — hafif / yavaş tütün

    11) ( покладистый) uyuşkan; geçimli ( уживчивый)
    12) воен. hafif

    лёгкая артилле́рия — hafif topçu

    ••

    лёгкая промы́шленность — hafif sanayi / endüstri

    с лёгким па́ром — sıhhatler olsun

    у него́ лёгкая рука́ — eli uğurludur; eli hafiftir

    Русско-турецкий словарь > лёгкий

  • 2 неглубокий

    1) derin olmayan; sığ ( мелководный)

    неглубо́кий сон — hafif uyku

    Русско-турецкий словарь > неглубокий

  • 3 тянуть

    çekmek,
    döşemek; uzatmak; canı çekmek; emmek; sürüncemede bırakmak,
    geciktirmek; ağırlığında olmak
    * * *
    1) çekmek; döşemek

    тяни́ кана́т на себя́ — halatı (kendine doğru) çek

    тяну́ть не́вод — ağı çekmek

    тяну́ть про́волоку — haddeden tel çekmek

    3) (руку, шею) uzatmak

    тяну́ть ру́ку — elini uzatmak

    4) (тащить, направляя куда-л.) çekmek

    тяну́ть на букси́ре — yedekte çekmek

    тяну́ть кого-л. за́ руку — birini kolundan tutup çekmek

    букси́р тяну́л ба́ржу́ — römorkör bir mavna çekiyordu

    5) ( прокладывать) çekmek, döşemek

    тяну́ть ка́бель — kablo çekmek / döşemek

    6) разг. (заставлять идти, ехать) sürüklemek

    заче́м ты тя́нешь ребёнка на рыба́лку? — çocuğu balık avına ne diye sürüklüyorsun?

    7) перен., безл. ( влечь) (kendine) çekmek; canı çekmek

    когда́ пое́шь, тя́нет ко сну — insan yemek yeyince uyku bastırır

    её тяну́ло на солёное — canı tuzlu yiyecek çekiyordu

    меня́ тяну́ло к родны́м места́м — beni memleket çekiyordu

    кури́ть он бро́сил и говори́т, что бо́льше совсе́м не тя́нет — sigarayı bırakmış, hem hiç aramıyormuş

    8) (билет, жребий и т. п.) çekmek

    тяну́ть жре́бий — kura çekmek; kura çekişmek ( о многих)

    труба́ хорошо́ тя́нет — baca iyi çekiyor

    11) ( веять) gelmek

    тяну́л ветеро́к — hafif bir esinti vardı

    тяну́ло ды́мом — duman kokusu geliyordu

    ве́тер тяну́л из са́да за́пах сире́ни — rüzgar bahçeden leylak kokusu getiriyordu

    12) ( медлить) sallamak, sürüncemede bırakmak; uzatmak; geciktirmek

    они́ вот уж ме́сяц тя́нут с мои́м де́лом — işimi bir aydır sallıyorlar

    не тяни́! — sözü / lafı uzatma!

    с отве́том не тяни́ — cevabı geciktirme

    13) разг. ( весить) çekmek

    тюк тя́нет со́рок кило́ — balya kırık kilo çekiyor

    14) разг. ( вымогать деньги) sızdırmak

    он тя́нет де́ньги у отца́ — babasını sızdırıyor

    15) разг. ( воровать) aşırmak, çalmak
    16) ( медленно пить) ağır ağır / yudum yudum içmek
    17) ( лететь) uçmak; geçmek

    над ле́сом тяну́ли журавли́ / тяну́л кося́к журавле́й — orman üzerinden bir turna katarı geçiyordu

    ••

    своя́ но́ша не тя́нет — погов. öküze boynuzu yük olmaz

    тяну́ть кого-л. к отве́ту — hesaba çekmek

    Русско-турецкий словарь > тянуть

См. также в других словарях:

  • hafif uyku — is. Derin olmayan, kolayca uyanılabilen uyku …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uyku — is. 1) Dış uyaranlara karşı bilincin, bütünüyle veya bir bölümünün yittiği, tepki gücünün zayıfladığı ve her türlü etkinliğin büyük ölçüde azaldığı dinlenme durumu Rahat bir uyku uyumuştum. S. F. Abasıyanık 2) mec. Çevrede olup bitenin farkında… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hafif — sf., Ar. ḫafīf 1) Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı 2) Güç veya yorucu olmayan, kolay Hafif bir iş. 3) Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa Hafif bir kadın. 4) Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek) Onlar da akşam yemeğini pek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • TEHEVVÜM — Hafif uyku …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • VESN — Hafif. * Uyku. * Uyku anında aklın gitmesi. * Uykudan dolayı kişiye ârız olan zayıflık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • tavşan uykusu — is. Hafif uyku, kuş uykusu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • HÂB-I HARGUŞ — Tavşan uykusu. Şüpheli ve hafif uyku. * Yalan, hile …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • KERA — Turna kuşunun erkeği. * Hafif uyku …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • TEHVİM — (C.: Tehvimât) Hafif uyku …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • ağır — sf. 1) Tartıda çok çeken, hafif karşıtı Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2) Çapı, boyutları büyük Ağır top. Ağır tank. 3) mec. Değeri çok olan, gösterişli Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • puslanmak — nsz 1) Hava hafif sisli bir durum almak 2) Buğulanmak Zehra nın gözleri puslanıyor. Uyku mu, kahır mı, acı mı bilinmez. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»